Mühendisler İçin Turkish Language

Süleyman Fazıl Yeşil
4 min readJul 7, 2020

--

“Sepet servisim shipping’e gitmek zorunda, …”

Interaction boyutuna göre bunu ölçeklendirebilirsiniz.”

“İşin tamamen sadece pure teknik tarafına odaklandığınızda … genelde fail eden bir durumdur.”

Bir sunumdan aldığım bu örnekleri çoğaltmak, mümkün olmanın çok ötesinde, örnekler her yerde.

Komedi skeçlerinde beyaz yakalı hastalığı anlamında plaza dili diye tiye alınsa da, teknoloji tarafında zorunluluk, tembellik, özensizlik ve tabi bilgisizlikten beslenen bir dil kullanım tarzı söz konusu.

Zorunluluk; çünkü teknolojiyi üreten dilini, kültürünü, kavramsal dünyasını ve metaforlarını üretiyor. Teknolojinin çarkları o kadar hızlı dönüyor ve o kadar sınırları belirsizleşmiş entegre bir dünya var ki karşımızda, her gün yeni kavramlar pıtırak gibi ortaya çıkıveriyor, farklı mecralar üzerinden virüs hızıyla yayılıyor, benimseniyor ve zihinlere yerleşiyor. Yetişmek ne mümkün. Geriden gelip kendi dilinde karşılıklarını üretme ve benimsetme çabası çoğu kez boşa çıkıyor. Çünkü zihinler ilkine alıştığı için, ikincisi kulağa ilki kadar hoş gelmeyebiliyor, bu da karşılıkların kabul görmesini ve yaygınlaşmasını engelliyor. Bunun yanısıra bu konuda duyarlı olanlar kendince karşılık bulma çabasına girişiyor. Farklı karşılıklar öneriliyor, kullanılıyor. Ancak ortak bir sözlük, ortak bir kavramsal dünya oluşturulamıyor çoğu kez. Dili anlaşmak ve iletişim kurmak için kullandığımızdan, karşı taraf bizim kavram dünyamızdan habersizse, ortak bir dünya inşa edememişsek kullandığımız kelimeler karşı taraf için bir anlam ifade etmiyor. Ya duymamış oluyor, ya da benimsememiş. Böyle olunca da iletişim kurmak için orijinal kavrama dönüyoruz. Ya iletişim kurabilmek için, ya kavramın karşılığı oturmamış olduğu için, ya da bazen henüz o alanda yeterince kendine güvenmeme ve kolaya kaçmadan kaynaklanan bir refleksle. Bazen canlıya almaktan, bazen üretim ortamından, bazen gerçek ortamdan bazen de production ortamından bahsediyoruz. Bazen yayına alıyoruz, bazen taşıyoruz, bazen kuruyoruz, bazense deploy ediyoruz. Makine öğrenmesi algoritmalarını kullanırken, bazen etiketli/etiketsiz verilerlerle eğitim yapıyoruz, bazen gözetimli/gözetimsiz eğitim yapıyoruz, bazen eğiticili/eğiticisiz eğitim yapıyoruz, bazense supervised/unsupervised eğitim yapıyoruz.

Söylemeye çalıştığım teknoloji alanında yabancı kavram kullanımı kurtulmaya çalıştığımız ancak yakamızı da bir türlü bırakmak bilmeyen bir zorunluluk aynı zamanda.

Tembellik, özensizlik ve bilgisizlik; çünkü “shipping” nakliye demek, “interaction” etkileşim demek, “pure” saf demek, “fail” başarısız demek. Bunlar karşılık bulmak için yırtındığımız, oturmuş bir karşılığı olmadığı için zorunlu olarak kullandığımız kavramlar değil. Bunların karşılıkları var zaten. Gündelik hayatta “normal” insanlar, nakliyeci arıyor, anlaşıyor ve evini naklettiriyor. İnternetten verdiği sipariş belirli bir limitin altında kaldığında nakliye ücreti ödüyor.

Peki “shipping” nereden geliyor bu durumda? İçinde bulunduğum için gözleme dayalı olarak benim düşüncem şöyle: Öncelikle teknik sunum yapan kodlama kökenli kişiler, kodları genellikle İngilizce yazdıkları için konuşurken akıllarına ilk İngilizceleri geliyor. Shipping-api, shipping modülü, shipment sınıfı vb. Yani nakliye yerine “shipping” demek daha kolay geliyor. Bir tembellik ve özensizlik yani. Zihinsel efor harcayıp karşılığı neydi diye düşünmektense “shipping” deyip geçiveriyor. Bir iş analisti konuşurken nakliyeden bahsetmeye daha yatkın oluyor çünkü iş birimlerine daha yakın bir rolde ve iş birimleri, o işte çalışan insanlar nakliye yapıyor shipping değil.

Bir diğer sebep aynı zamanda bir tutarsızlık örneği de teşkil ediyor. Sunum başlıkları Türkçe veya İngilizce, sunum içeriği İngilizce, ancak sunumu yapan Türkçe anlatmaya çalışıyor. Sunumda nakliye yazsa aklına ilk o gelecek muhtemelen. Tabi olmuyor, kulaklarımız kanayarak Türkilizce diline maruz kalıyoruz. İleri geri sürtüyor, bir Türkçe bir İngilizce bir Türkçe bir İngilizce. Yabancı kaynaklardan yapılan alıntılar İngilizce orijinalleriyle konuluyor, sunumda da tercüme edilmeye çalışıyor. Hiç bir şey demesek bile özensizlik ve tembellik demek durumundayız. Sunumu İngilizce yapacaksan içeriğin İngilizce olsun, Türkçe yapacaksan Türkçe. İyi sunum hazırlama tekniklerinde neden bunlardan bahsedilmez, yabancı metinlerin bir ölçüde çevirisi oldukları, kendi dertlerinden bihaber oldukları için mi? Amerika’da yapılan bir bilimsel araştırmaya göre diyen bir bakış açısının etkisiyle mi? Ben rastlamadım, ancak çok da büyük konuşmuş olmayalım.

Başka bir sebep, kelimelerin kendi dilinde karşılığının bilinmiyor olması olabilir. İngilizce bir kaynaktan okuma yapan biri, o kavramın kendi dilinde dilinde bir karşılığı olup olmadığını bilimiyor olabilir. Kelime hazinesi zayıf olabilir, az kitap okumuş olabilir, kendi dilinde o iş alanındaki jargona hakim olmayabilir. Bundan dolayı da araştırmayıp tembellik ederek hazır yabancı kavramı kullanıverir. Kimse garipsemez çünkü.

Bir sebep de daha havalı olduğunu düşünme olabilir. Çoğunluğun buradan hareket ettiğini düşünmüyorum. Varsa da azınlıktır ve plaza dili karikatürleştirmesi ile skeç konusu olmaktan öteye geçmez bence.

Diller dinamik, yaşayan organizmalar gibi. Çevrelerinden, farklı dillerden etkileniyorlar, özellikle de küçülen günümüz dünyasında. Yeni kelimeler almakta çok bir mahsur yok sanırım, dilin beslenmesi ve genişlemesi anlamında. Hakim kültür ve dil olmasına rağmen İngilizce de farklı dillerden kelimeler alıyor. Eskiden biz de hakim medeniyet ve kültürlerden biriyken Arapçadan, Farsçadan, Grekçeden ve temas ettiğimiz diğer dillerden kelimeler almışız. Her bir tekil tecrübenin kendine özgü durumları, açmazları, ve problemleri vardır. Bizim günümüzde dil konusunda yaşadığımız sorunlar ve açmazlar ise, özellikle teknoloji alanında kavramların karşılıklarının üretimi ve yerleşmesindeki güçlükler ve karşılığı olduğu halde tembellik ve özensizlik kaynaklı olarak yabancı kelimelerin konuşmalarda Türkçeymiş gibi kullanılmasıdır.

Kelimeler ve dil önemlidir. İnsan kelimelerle düşünür, konuşur. Kelime hazinesi ne kadar zenginse o kadar zengin, geniş, ayrıntılı bir düşünce dünyasına sahip olur. Yabancı kavramlarla düşünmek kısır bir hayal dünyasına götürür. Çünkü insan beyni kelimeler ve kavramlar arasında bağlantılar kurarak çalışır. Onu model alan yapay zekadaki sinir ağları ve derin öğrenmede olduğu gibi. Yabancı kavramları çekimleyemezseniz, sonuna ek getiremezseniz, sizin dünyanızdaki başka kavramlarla bağlantıları sınırlıdır. Örneğin maintainance deyince çok sınırlı bir etkileşim alanı olur. Bakım yapmak derseniz daha geniş bir kelime ve kavram kümesiyle etkileşimi olur. Bu da üretkenliğe, yeni şeyler üretmeye ve sentezlemeye kapı aralayan şeylerden biridir.

Her şey bir tarafa, dinleyicilerin zevkle dinlemesi için güzel ve doğru konuşmak, kelimeleri özenli bir şekilde seçmeye çabalamak gerekir. Anladıkları dilden konuşmak gerekir. Zengin bir kelime ve kavram havuzundan konuşmak gerekir. Dinleyenlerin bitmesini istemedikleri bir konuşma yapabilmek için. Kendi sesini ve üslubunu bulmak gerekir çaba gerektirse de ve çoğunlukla ha deyince olmasa da.

Son olarak konuyla çok alakalı değil ama söylemeden gidersem beynimi kemirip durmaya devam edecek: “Kudos bebişim, sen harika bir takım oyuncususun!”

--

--

Süleyman Fazıl Yeşil
Süleyman Fazıl Yeşil

Responses (1)